Bugün artık tüketiciler satın aldıkları ürünlere tek seferlik bir yatırım olarak bakmıyorlar. Bir bedel ödeyerek satın aldıkları ürünleri güvence altına almak, bir sorun çıktığında sorunu en kısa sürede gidermek veya bu ürünlerden elde ettikleri deneyimi zenginleştirmek için daha fazla harcama yapmaya hazır hissediyorlar. Bu gerçeğin bilincinde olan firmalar da piyasaya sürekli yeni ürün çıkartmaktansa mevcut ürünlerinin tüketicilere sunduğu değeri artırmaya odaklanıyorlar. İşte tam da bu nedenle firmaların tüketicilerine baştan sona daha iyi bir deneyim yaşatmak için arayış içine girdiklerini ve bu durumun sürdürülebilir başarılarındaki etkisinin yadsınamaz biçimde yüksek olduğunu söyleyebiliriz.
Bir ürünle ya da ürün özelliği ile pazarda “farklı” olma süresi gün geçtikçe kısalıyor. Birçok sektör için bu süre neredeyse 2 çeyrek dönem. Yani piyasada benzeri olmayan bir ürün ya da ürün özelliği yarattınız diyelim bu farklılığın en fazla 2 çeyrek dönem tadını çıkartabilirsiniz. İlk çeyrek dönemde rakipler ürününüzü keşfedip incelemeye alırlar, sonraki dönemde de aynısını ya da benzerini kendi portföylerine katarlar…
Peki bu durumda kalıcı ve sürdürülebilir bir müşteri deneyiminin asıl belirleyici unsuru ne olabilir?
Satış Sonrası Hizmet!
Hizmetin "kopyalanamaz" özelliğe sahip olması sayesinde firmalar asıl rekabet avantajını bu alanda yaptıkları yatırımlarla elde etmektedirler. Büyük firmalar, satış sonrası hizmetlere yaptıkları yatırımların artmasına bağlı olarak müşterinin sepet büyüklüğünün her geçen gün arttığını tespit ettiler ve satış sonrası hizmet süreçlerinin ürün deneyiminin destekleyicisi ve tamamlayıcısı bir unsur olarak öneminin her geçen gün arttığını gördüler.
Bundan önce tüm ilgisi müşterilere ürün ya da hizmet satmak olan pazarlama dünyası şimdi bu büyük paradigma dönüşümü ile beraber tüketicilerin ürün kullanma deneyimlerine ve müşterililik serüvenini bütünsel olarakele almaya odaklanmış durumda. Bugünün en popüler cep telefonu markaları ürünlerini farklılaştırmak için telefonları birer “donanım” olarak konumlandırmaktan ziyade bir mobil-online yaşam tarzı simgesi ve ilgi alanı aracı olarak kullanıcılarına yaşattıkları deneyimi geliştirmeye çalışıyorlar. Bu açıdan bakınca artık tüm ürünler birer deneyim aracına dönüşmüş durumda. Tüketicilerin ürün kullanım deneyimi başlı başına ayrı bir hizmet halini aldı ve bu "deneyim paketi" müşteri memnuniyetinin en önemli gerekçesi oldu.
Her müşteri deneyimi kişiye özeldir. Bu nedenle müşterilerin hizmet beklentisi ve bunun sonuçları da bireyseldir. SSH alanına büyük yatırımlar yapan firmaların etkin sonuç alabilmeleri için müşteri odaklı bakış açısını doğru anlamaları ve hizmetin kişiye özel yaşattığı deneyimi uçtan uca tasarlamaya odaklanmalıdır.
Bu tasarımı yaparken müşterinin marka deneyimi sürecinde yaşadığı duygu hallerini bir düşünün...
Tüketiciler herhangi bir bir kayıpla karşılaştıklarında ister istemez bir stres yaşarlar ve sahip olduklarını koruma çabası gösterirler. Hatta bazı koşullarda tüketiciler sahibi olduğu varlığı kaybetmemek için yapacağı yatırım yeni bir ürün almaktan bile daha büyük olabilir. Buradaki kişisel yatırımı sadece parasal bir yatırım olarak değil daha geniş bir perspektifle aynı zamanda duygusal bir yatırım, zihinsel bir yatırım, zamansal bir yatırım ve hatta fiziksel bir yatırım gibi düşünebiliriz. Örneğin kullandığınız dizüstü bilgisayarınız arızalandı. Bu arızayı giderme sürecinde yaşadığınız mağduriyet sadece parasal olarak değerlendirilemez değil mi?
Eğer tüketicinin yaşadığı kayıp öz-değerlerinde de bir örselenmeye sebep oluyorsa o zaman sadece bir memnuniyetsizlik yaşamıyor aynı zamanda bir intikam arayışı ve cezalandırma isteği ortaya çıkıyor. Bugün şikayet sitelerine şöyle kısaca bir göz atın, tüketicilerin yorumlarının çoğunda bu örselenmiş öz-değer haykırışlarına şahit olabilirsiniz.
"Ödediğim paranın yanında bir de insan yerine konulmadım!"
"Kandırıldım!"
"Beni enayi yerine koydular!"
Siz bir işletme olarak satış sonrası süreçlerinizle müşterinizi memnun edecek bir deneyim yaşattığınızda müşterinizin aldığı haz artışı öz-değerine de yansıyor. Yaşatılan memnuniyet sadece maddi bir kazanç olarak değerlendirilmeyip aynı zamanda daha öznel bir zafer olarak algılanıyor. Müşterileriniz için yaşanan olumsuz deneyim ve buna bağlı müşterinizin kendisini hem maddi hem de manevi anlamda "kaybetmiş" hissini yaşaması ardından sizin bunu telafi etmek için sarfettiğiniz çabanın karşılık bulması ile yeniden kazandıkları konfor, elde edilen hazzın çok daha kişisel boyutta yani öz-benlik seviyesinde deneyimlenmesini sağlıyor. Ancak tam tersi bir durum, tüketicinin kişiliğine yapılmış bir saldırı ya da yok sayma olarak algılanıyor ve tüketiciler bir karşı-saldırıya yani intikam alma arayışına giriyor. Eğer siz müşterinin yaşadığı mağduriyeti giderirseniz o zaman da kendisini daha değerli ve önemli hissediyor ve buna bağlı olarak da bağlılığı artıyor.
Sonuç olarak firmalar özellikle tüketiciler için kritik öneme sahip ürün kayıplarının çözüm sürecindeki etkinliklerini artırmalı ve tüketicinin yaşadığı yoksunluğun travmatik etkileri ortaya çıkmadan sorunu gidermenin kurumsal çözümünü oluşturmalıdır. Bunun için de kategorik olarak tanımlı süreçlerle, doğrudan probleme çözüm yaratacak kullanıcı grupları ile hizmet inşaa edilmelidir.
Not: Bu yazım next4biz bloglarında yayımlandı...
Comments